27 Mart 2009 Cuma

Muhsin Yazicioglu, Dusen Helikopter, Teknoloji Yalani


Dünkü (25 Mart) helikopter kazası hepinizin malumu...

Genel başkanı olduğu Büyük Birlik Partisi hiçbir seçimde "Diğer" sınıfının dışına çıkamamış olmasına rağmen, Muhsin Yazıcıoğlu, şahsı itibariyle herkes tarafından sevilmese de saygı duyulan bir insan. Ben de hiçbir seçimde BBP'ye oy vermedim ama Sayın Yazıcıoğlu'nun duruşunu hem sevdim hem de bu duruşa saygı duydum.

İçi cız etmeyenimiz yoktur sanırım...
Enkaza hala ulaşılamamış olmasına anlam verebileniniz de...
Hani cep telefonu kapalı olsa dahi yaydığı sinyal vardı da bazıları "dinlenme riskine önlem olarak" bazen telefonun pilini dahi çıkartırdı?
Hani Güneydoğu Anadolu Bölgesinde uçan sinekten bile haberimiz vardı?
Hani teknoloji?

Hepsi yalanmış...

Kurtlar Vadisi ve Ergenekon'dan sonra insan "acaba" demekten kendini alamıyor.

Çapa'nin Derdi Ne !

Babamın rahatsızlığı dolayısıyla 2007 Şubat'ından bu yana iki yılı aşkın bir süredir hastanelerdeyiz. Haftada en az bir gün hastane serüvenimiz oluyor. Bu süreçte doktorlarla arkadaş, hemşirelerle ahbab olduk. Nerelere gitmedik, kimlerin eline düşmedik ki ! Bakırköy Yaşam Hastanesi, Bakırköy Devlet Hastanesi, Amerikan Hastanesi, Memorial Hastanesi, Şişli Etfal, Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi, Özel Çapa Hastanesi, bu hastanelerin bir kısmında görev yapan çeşitli profesörlerin özel muayenehaneleri... Bunun yanında alternatif tıp ürünleri vasıtası ile derman dağıttığını iddia eden bir takım kişiler de cabası. İstanbul'dan kalkıp Kütahya'ya bile gittik. Gerisini siz düşünün. Doktorların hepsi de ilgili sağolsunlar. Kendisi için bir defa dahi devlet hastanesine gitmemiş olan ben, bu süreçte çok şey öğrendim. Dahası sağlıkta vatandaş lehine dönüşümü bizzat yaşayarak gördüm.

Bu yazımın konusu ne sağlık sistemi, ne doktorlar, ne de hemşireler değil: Çapa Tıp Fakültesi'ndeki aklımın almadığı garip bir uygulama.

Efendim, Çapa Tıp Fakültesi'ne şayet özel aracınızla gidiyorsanız, girişte otopark fişi almanız gerekiyor. İçerde kalma sürenize göre de çıkışta ücret ödüyorsunuz. Hoş, yukarıda saydığım hiçbir devlet hastanesinde özel otolar için otopark ücreti alınmıyor ya neyse. Hadi diyelim ki burası üniversite hastanesi, döner sermayesi var, şehrin göbeğinde, artniyetli İstanbul ayısı çok. Adam, hasta olmadığı halde beleş diye gelip arabasını hastanenin içine park ediyor vb. gibi muhtelif haklı sayılabilecek nedenleri var otoparkın ücretli olmasının. Eyvallah!

Otopark için ücret ödemeden imtina etmedim, etmiyorum da. Ancak; içeri giriyorsunuz, otoparklar dolu. Hastanız yürüyemiyor olsa dahi poliklinklerin önüne park edip, hastanızı bekleme salonuna bırakmanıza dahi müsade edilmiyor. Eeee... Otoparklar dolu ise, polikliniğin önüne de park edemiyorsam ben niye otopark ücreti ödüyorum. Babamı, binbir takla atarak bekleme salonuna götürdükten sonra (ki babam uzunca bir süre yürüme kabiliyetini kaybetmişti, hali hazırda da normal insanlar gibi yürüyemiyor) arabama biniyor ve hastane içinde sürekli turluyorum. Arabayı hastane dışına bırakamıyorum, çünkü dışarı çıkarken otopark ücreti ve babamı almak için döndüğümde yeniden ücret ödeyeceğim!! Hatta bir defasında, babamı bekleme salonuna götürdüğüm 5 dakikalık süre içinde polis tarafından 55 YTL park cezasıyla cezalandırılmışım. Adalete bakın: Hem otopark ücreti ödedim, hem de park cezası yedim. Bu noktada, taksicilere bakıyorum, içeriye girdikten sonra on dakika içinde çıkış yaparlarsa ücret ödemiyorlar. Benim suçum hasta yakını olmak mı?

Aslında, bu garip uygulamanın çözümü oldukça basit. Hastane girişine koyduğunuz bilet sistemini kaldırırsınız, bunu hastane içindeki otoparkların girişlerine koyarsınız. Yok, amacınız insanlardan park ücreti değil de haraç toplamaksa yaptığınız uygulamaya devam edin: Alkışlar size, aferin size (!)

26 Mart 2009 Perşembe

Acemi Birligi Nasıl Bir Yerdir?


Değerli arkadaşlar;



GÜNCELLEME: 23.11.2016

Arkadaşlar, yaklaşık 3 yıldır bu siteyi güncellemiyordum. Sorular ve konular iyice birikti. Sizleri daha fazla bekletmeye hakkım olmadığını düşünerek kendi adımla yeni bir site açtım. Artık tüm sorularınızı bu yeni site üzerinden sorabilirsiniz. 

Sizleri özlemişim. 

ADRES: Murat Abi Askerlik Forumu

 





Bugünlerde 1988/2-A tertip askerler acemi birliklerine katılıp onbeş ay sürecek askerlik hizmetlerine başlayacaklar. "Ne zaman askere gideceğim" soruları kafalardan silindi. "Nereye düştüm" sorusunun da birinci adımı ortadan kalktı. Artık, sorular "gideceğim yer nasıl bir yerdir", "usta birliğinde nereye düşeceğim" ve "askerliğimi ne olarak yapacağım"a dönüştü. Hemen herkesin içini tuhaf bir heyecan bulutu kaplamış durumda. Aileler için de durum pek farklı sayılmaz.

Bu yazımda, kendi acemi birliğimi gözönünde bulundurarak, acemi birliği hakkında tecrübelerimi kısaca sizlerle paylaşacağım.

Acemi birlikleri, kısaca, yeni asker olmuşların, temel askerlik bilgileri ile donatıldığı, kısmen kabiliyetlerinin ölçüldüğü, askerlik hizmetine adapte olmalarını sağlayan önemli bir aşamadır. Acemi askerler, "orada ne yapacağım", "kafa dengi birilerine rastlar mıyım", "ilk defa ailemden ayrılıyorum" veya bunların benzeri soruları kendilerine sorun haline getirmesinler sakın. Zira, oraya gittiğinizden hemen herkesin de sizin gibi düşünceler içinde olduklarını göreceksiniz. Yani, paniğe kapılmaya gerek yok. Olduğunuz gibi olun. Yapmacıklığa da gerek yok. Siz ne iseniz, birlikte acemi askerlik yağacağınız askerler de aynısı.


Bazı acemi birliklerinde, bazı usta askerler ellerini ovuşturarak sizin gelmenizi beklerler. Bunun nedeni kendi ezilmişliklerini sizin üzerinden bertaraf etme düşünceleridir. Bu türden askerler azınlıktadır ve bunların temel prensipleri "Burası ana kucağı değil, asker ocağıdır" söylemini, yeni gelen acemi askerlere benimsetmektir. Yine, devre arkadaşlarınızla birlikte olduğunuzu, durumun sadece sizin için geçerli olmadığını ve gelip geçici olduğunu düşünürseniz, bu türden faaliyette bulunan usta askerleri kafanıza pek takmamanız gerektiğini kolayca algılarsınız.

Acemi Birliği kapısından içeri girdiğinizde, geçici bir süre için normal hayata ait tüm sorunlarınızı unutmanızda fayda var. Hedefiniz, kısa sürecek acemi birliğinde verilecek askeri eğitimlerden maksimum derecede isifade ederek, usta birliğine hazırlıklarınızı tam olarak tamamlamak olmalı.

İlk birkaç gün çok önemli. Zira, bu günler sizin komutanlarınız ve devre arkadaşlarınız tarafından nasıl algılandığınızı ortaya koyacaktır. Bu süreçte olabildiğince doğal davranın. Tüm acemi birliğiniz boyunca rol yapamayacağınızı aklınızdan çıkarmayın. Ne iseniz o olun. Pek tabi ki, törpülenmesi gereken davranışlarınız var ise bunların da siz isteseniz de istemeseniz de törpüleneceğini unutmayın.

Acemi birlikleri, eğitim birlikleridir. Her gününüz planlı ve programlıdır. Sabah kaçta kalkıp, sırasıyla neler yapılacağı, gün içinde hangi eğitimlerin alınacağı da bellidir. Sizin yapmanız gereken kurallara uymak ve verilen eğitimlerden istifade etmek olmalıdır. Zaten birkaç gün içinde, ortama sanki yıllardır askerlik yapıyormuşçasına kolaylıkla intibak ettiğinizi görünce bugünkü tedirginliğinizin ne kadar beyhude olduğunu anlayacaksınız.

Yanaşık eğitim ve gece eğitimi dersleri oldukça zevkli geçiyor. Bu dersleri genelde çavuşlar veriyor. Aptal değilseniz, anlatılanı anlıyor ve uyguluyorsunuz. Okul gibi bir yer düşünün işte. Anlamazsanız soruyorsunuz, tekrar anlatılıyor.

Her şey pek tabi ki yukarıda geçtiği üzere güllük gülistanlık değildir. En ciddi sıkıntı, her şey için sıra bekleniyor olmasıdır. Tuvalette sıra, çay almada sıra, yemekte sıra, diş fırçalamada sıra, tıraşta sıra... Bu durum oldukça can sıkıcı oluyor. Ama, birkaç gün içinde bunun çözümünü de kolaylıkla bulacaksınız. Bir de en önemli can sıkıcı durum, acemi asker olduğunuz için en amele işleri siz yaparsınız. Bir yerden başka bir yere eşya taşınacaksa siz taşırsınız, çöp konteynerlerini siz boşaltırsınız, her sabah ve her akşam içmediğiniz sigara izmaritlerini toplarsınız yerden. İlk birkaç gün bunlar da zor geliyor ama sonrasında "tecavüz kaçınılmazsa zevk al" atasözününün gereğini yerine getiriyorsunuz.

Tüm askerlik hizmeti süresince en fazla uyabileceğiniz yer acemi birlikleridir. Zira, akşam en geç saat 21:00 oldu mu yataktasınız. Gündüzleri bedenen yorucu geçtiği için hemencecik de uyursunuz. Biz, sabah 6:30'da kalkıyorduk. Yani, günlük en az 9 saat uyuyorduk

Haftasonları, oldukça sakin geçer. Bazı haftasonları çok cüzi ücretler karşılığında konserler, sinema gösterileri olur. Bunları sakın kaçırmayın. Sosyal olun. Ve bu süreçte zamanın nasıl da çabuk geçeceğini anlamayacağınızı hatırlayın.

Manga arkadaşlarınızla birbirinize kenetlenin. Birbirinizi sevin ve yardımcı olun. Acemi birliğinde geçecek sürenin bu şekilde çok daha zevkli hale geleceğini unutmayın. Acemi brilikleri, askerlik süresinin en unutulmaz günleridir. Zevk alın durumunuzdan, yoksa usta birliğine gittiğinizde veya askerlik bitiminde pişman olacağınız şeyler yapmayın.

Bu konu ile ilgili soru veya sorunlarınız varsa, buraya yorum olarak bırakın. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım.

Hepinize şimdiden hayırlı teskereler.

Askerlik Hizmetinin Bana Kazandırdıkları



GÜNCELLEME: 23.11.2016

Arkadaşlar, yaklaşık 3 yıldır bu siteyi güncellemiyordum. Sorular ve konular iyice birikti. Sizleri daha fazla bekletmeye hakkım olmadığını düşünerek kendi adımla yeni bir site açtım. Artık tüm sorularınızı bu yeni site üzerinden sorabilirsiniz. 

Sizleri özlemişim. 

ADRES: Murat Abi Askerlik Forumu




29 yaşımı doldurduğum günlerde asker oldum. Onbeş ay uzun dönem askerlik yaptım. Askerden döndüğümde 31. yaşımın içindeydim. Askere gitmeden önce de oldukça görmüş geçirmiş biri sayılırdım akranlarıma göre ama pek tabi ki askerliğin de bana kattıkları oldu.

Aşağıda bunlardan bir kısmını listeleyeceğim. Sonradan aklıma gelen olursa onları da yorum olarak yazının altına ekleyeceğim. Siz de benim yazdıklarımdan farklı olarak, askerlik hizmetinin size kazandırdığını düşündüğünüz hususlar varsa yorum olarak yazının altına ekleyin lütfen.

1- Diş Fırçalama Alışkanlığı : Askere gitmeden önce iki üç günde bir fırçalardım dişlerimi. Askerde iken her sabah önce dişlerimi fırçaladım ve ardından da tıraş oldum. Günlük tıraş olma alışkanlığını kazanamadım ama diş fırçalama alışkanlık olarak kaldı bende.

2- Her Şart Altında Uyuyabilme : Önceden yattığım yerin oldukça sessiz olmasını isterdim ama askerden iken bırakın gürültüyü, oturarak, ayakta ve hatta yürürken bile uyuyabilme özelliğini kazandım.

3- İdeal Kilo :
Askere gittiğimde 70 kilo idim. Boyu 1.65 olan biri için kilolu sayılırdım. Askerde toplam 12 kilo vererek 58 kiloya düştüm. Askerlik dönüşü de yalnızca 4 kilo aldım. Artık yürürken göbeğim aşağı yukarı sallanmıyor.


4- Olgun Dış Görünüm : Askerlik süresince saçlarımın ve sakalımın büyük bölümü ağardı. Bu bana daha olgun bir görünüm kattı.

5- Yaşadığım Yerin Değerini Anladım : Askerliği Ankara'da yaptım. Daha önce sadece günübirlik gitmiştim bir kere Ankara'ya. Bir yıldan fazla Ankara'da kalıp da Ankara'nın memur görünümlü, kasvetli binalarını görünce, dahası deniz havasını teneffüs edemeyince İstabul'da yaşamanın değerini daha iyi anladım.

6- Sabır Taşı Oldum : Eskiden de en belirgin özelliğim sabırlı oluşumdu. Ama, askerde iken sabır taşı oldum adeta.

7- Yöneticilik Kabiliyeti : Orta halli bir muhasebe ofisimiz var. Yaklaşık 8-10 da personel. Ofisin idare işleri bana düşüyor. Askerde yaklaşık 25 kişilik bir gruptan sorumlu tutulduğumdan bu hususta da farklı bir tecrübe kazandım.

Terhis Tarihi (Şafak) Nasıl Hesaplanır ?



GÜNCELLEME: 23.11.2016

Arkadaşlar, yaklaşık 3 yıldır bu siteyi güncellemiyordum. Sorular ve konular iyice birikti. Sizleri daha fazla bekletmeye hakkım olmadığını düşünerek kendi adımla yeni bir site açtım. Artık tüm sorularınızı bu yeni site üzerinden sorabilirsiniz. 

Sizleri özlemişim. 

ADRES: Murat Abi Askerlik Forumu



İster uzun dönem olsun, ister kısa dönem, askerde olup da gün saymayan yoktur. Ben de gitmeden önce "saymam" diyordum ama askerlik psikolojisi farklı oluyor. Başlangıçta şafak saymaya karşı gardımızı almış olsak da zamanla düşüyor gardımız. Bir noktadan sonra geri sayım kaçınılmaz oluyor.

Yeri gelmişken bu konuyla ilgili bir anımı paylaşayım. Usta birliğinde, nöbet yerlerinden birinin duvarının üzerinde sıralanmış çubuk şeklinde demirler vardı. Üst devre arkadaşlardan biri, nöbette iken üşenmemiş, demirleri saymış ve kendi şafak sayısına denk gelen demire işaret koymuş. Ben de aynı yerde nöbet tutarken, bu durumu farkettim ve demirleri saymaya karar verdim. Saydım, saydım, saydım... Demirler bitti ama benim şafak sayıma ulaşamadım:(

Neyse efendim. Lafı fazlaca uzatmadan, gelelim şafak sayınızı ve teskere tarihinizi nasıl hesaplayacağınıza. Bu yazımda da uzun dönem askerlik yapanlar için, programa gerek kalmaksızın, terhis tarihinizi ve kalan gün sayınızı nasıl hesaplayacağınızı anlatacağım.

Uzun Dönem Askerlik hizmeti, sülüs tarihinde başlar ve süresi 15 aydır. Sülüs tarihi ile acemi birliğine teslim tarihi arasında geçen süre askerlikten sayılan süredir. Bizim amacımız 15 aylık süreyi gün hesabına çevirmek. Kısa yoldan "bir ay 30 gündür, dolayısıyla askerlik süresi de 450 gündür" derseniz hatayı baştan yaparsınız. Zira, bazı aylar 28-29-30 ya da 31 gün olduğundan gün hesabı tutmayabilir. Zaten bu yüzdendir ki bazı devreler 455 gün, bazıları 457 gün gibi değişik süreler askerlik yaparlar.



Örnek :

21.05.2008 tarihinde sülüs alan bir askere 3 gün yol izni verilmiştir. Asker 24.05.2008'de acemi birliğine teslim olduğuna göre bu arkadaş hangi tarihte terhis olacaktır?

Çözüm:

Askerlik süresinin 15 olduğunu ve sülüs tarihinde başladığını yazmıştık. Dolayısıyla bu arkadaş, 21.08.2009'da terhis olacaktır.




Sürenin gün olarak hesabına gelince

Öncelikle küsüratlı ayları dikkate almayız. Askerin geçirmesi gereken aylar Haziran (30 gün), Temmuz (31 gün), Ağustos (31 gün), Eylül (30 gün), Ekim (31 gün), Kasım (30 gün), Aralık (31 gün), Ocak (31 gün), Şubat (28 gün), Mart (31 gün), Nisan (30 gün), Mayıs (31 gün), Haziran (30 gün), Temmuz (31 gün). Tam aylar toplamı 426'dır. Bu rakamın üzerine 21 Mayıs'tan 31 Mayıs'a kadar geçecek 11 günü (parmak hesabı yapın çekinmeyin) ve 21 Ağustos'a kadar geçecek 21 günü de eklersek 426+11+21=458 gün askerlik yapılacak.

Bu konuda dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da izin süreleridir. Askerlikte bir askere her bir ay için iki gün izin hakkı verilir. Bu da 15 ay için 30 gün demektir. Örneğin, yukarıda gün hesabını yaptığımız asker şayet hiç izin kullanmayacakca 30 gün erken terhis olur. Bu, askerin tüm iznini askerlik süresinin sonunda kullacağı anlamına gelmektedir. İzin süresi de askerlik süresinden düşülürse 458-30=428 gün askerlik yapacaktır bu arkadaş.

Toplam askerlik yapılacak süreden sülüs tarihinden itibaren, askerde geçirilmiş (kullanılmış izinler dahil) süreler düşürülürse, geriye askerin kalan gün sayısı (şafak sayısı) kalır.

Öğrencilik Nedeniyle Askerlik Tecilinde 29 Yaş Sınırı Hesabı


Değerli arkadaşlar;


GÜNCELLEME: 23.11.2016

Arkadaşlar, yaklaşık 3 yıldır bu siteyi güncellemiyordum. Sorular ve konular iyice birikti. Sizleri daha fazla bekletmeye hakkım olmadığını düşünerek kendi adımla yeni bir site açtım. Artık tüm sorularınızı bu yeni site üzerinden sorabilirsiniz. 

Sizleri özlemişim. 

ADRES: Murat Abi Askerlik Forumu





GÜNCELLEME: 07.09.2012


Arkadaşlar askerlik kanununda değişiklik oldu. Dolayısıyla burada daha önce verdiğim cevapların hemen hemen tamamı da hükümsüz kaldı. Konu ile ilgili lütfen yeni tarihli yazılarımı takip ediniz. Aksi halde yanılmış olacaksınız.


-----------------------------------


Askerlik tecilinde 29 yaş sınırını duymayanınız yoktur. Bu konuda çokça soru almaktayım. Hem 29 yaşına ulaşmış olanlar, hem de 29 yaş sath-ı mayilindekiler aynı tedirginlik içindeler. Zira, okul ya 29 yaşında bitmezse ne olacak? Verilen onca emek heba mı olacak? Öyle olacaksa 29'a kadar beklemeden bir an önce gidip gelmek daha mı mantıklı? Sorular, sahiplerince oldukça önemli ve hayatın akışını değiştirebilecek cinsten gerçekten.

Konuyu karmaşık hale getiren birkaç unsur var.

1- Gerek askerlik çağı, gerekse askerlik tecil işlemlerinde ay hesabı yapılmaz, yıl hesabı yapılır. Yıl'dan kastımız takvim yılıdır. Yoklama işlemleri her ne kadar yılın ortasında yapılsa da, eğitim görenler için sezon yılın ortasında kapanıyor olsa da tecil işlemleri açısından önemli olan takvim yılıdır.

2- Askerlik tecili sona erdiği tarihte birliğinize teslim olmazsınız. Yani, sizin teciliniz 2008'de sona eriyorsa siz 2008'de değil, 2009'da askere gidersiniz. Şayet siz 2009'da askere gidecekseniz; "Benim tecilim 2009'da bitiyor" demeniz yanlıştır. Doğrusu, tecilinizin 2008'de bitmiş olduğu ve şubenizin celp dönemini bekliyor olduğunuzdur.

Bu açıklamalardan sonra konuyu örneklendirelim ki akılda yer etmesi kolaylaşsın.

---------------------------------------------------------------------------

Örnek:

12 Aralık 1981 doğumlu, T.C. vatandaşı bir erkek, hali hazırda Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme Bölümü 1. sınıf öğrencisidir. (2007-2008'de 1.sınıf bitmiştir.) Bu vatandaşı askerlik durumunu inceleyelim:

Arkadaş, 4 yıllık fakülte öğrencisi olduğundan, azami öğrencilik süresi olan 7 yılı aşmadığı ve 29 yaş haddine de takılmadığı sürece askerlik tecil işlemleri, her yıl 31.Ekim'e kadar Fakülte'nin Öğrenci İşleri tarafından yaptırılır. Acaba bu arkadaş 29 yaş sınırına takılıyor mu?

1981+29=2010 . 2010 yılı kritik yıldır. 2010'un 31.Ekim'ine kadar bu arkadaşın askerlik tecili açısından herhangi bir sorunu olmaz. Ancak, 2010'da bu arkadaş 29 yaşında olacağından (yıl esası önemli) 2010 yılının Ekim ayının sonuna kadar bizzar askerlik şubesine gidip askerlik yoklamasını yaptırmak zorundadır. Yoklama yapılır ve askerlik tecili gerektiren herhangi bir sorun yoksa askerlik kararı aldırılır. Artık, bu aşamadan sonra yapılması gereken, yerli askerlik şubesinin celp dönemini beklemektir ki bu da 2011'dedir. Yani bu arkadaş ilk celp dönemi olan Şubat/2011'de de askere gidebilir, son celp dönemi olan Ocak/2012'de de.

Bu arkadaş;

2008-2009'da 2. sınıfı bitirmiş olacak,

2009-2010'da 3. sınıfı bitirmiş olacak,

3.sınıfı bitirdiği yılın Ekim ayının sonuna kadar yoklamasını yaptırmazsa yoklama kaçağı olur. Dikkat ettiyseniz, yoklama yaptırması demek birliğine teslim olması demek değildir. Yoklamasını yaptırdıktan sonra okulda kaydını sildirmesi de gerekmez. Bakarsınız 3. ya da son celp dönemine denk gelir de fakülte mezunu olarak gider askere. Bu noktadan sonra celp döneminin mezuniyetten sonrasına denk gelmesi için dua etmekten başka çıkar yol görünmediği aşikardır.

Diyelim ki; şansı yaver gitmedi ve ilk celp dönemine denk geldi. Bu taktirde bu arkadaşın tercih edebileceği iki farklı yol var. Birincisi paşa paşa askere gitmek. İkincisi ise bakaya kalmayı göze almak. Ben, bakayalığı kesinlikle tavsiye etmiyorum. Bakayalık hem kanunen suçtur, hem de psikolojik yıkıntısı çok olan bir süreçtir. Hem kanuni olmayan bir şeyi tavsiye etmemi de beklemeyin benden.

Diyelim ki; şansı yaver gitti ve celp dönemi gelmeden önce okuldan mezun oldu. Bu taktirde; mezuniyet belgesi ile birlikte tekrar yoklama yaptırır. Yoklama yaptırınca da karşısına iki seçenek çıkar. Birincisi, fakülte mezunları içn 5713 sayılı yasa ile getirilen iki yıla kadar askerlik tecili hakkını kullanmak. İkincisi ise askerlik kararı aldırıp, yedek subay aday adayları için ilk celp döneminde birliğine teslim olmaktır.

--------------------------------------------------------------

İnşallah yukarıda yazdığım durumlara düşmek zorunda kalmazsınız.

25 Mart 2009 Çarşamba

Uzun Dönem Askerlik Yaparken Üniversiteden Mezun Olunursa Nasıl Askerlik Yapılır?


Değerli arkadaşlar;


GÜNCELLEME: 23.11.2016

Arkadaşlar, yaklaşık 3 yıldır bu siteyi güncellemiyordum. Sorular ve konular iyice birikti. Sizleri daha fazla bekletmeye hakkım olmadığını düşünerek kendi adımla yeni bir site açtım. Artık tüm sorularınızı bu yeni site üzerinden sorabilirsiniz. 

Sizleri özlemişim. 

ADRES: Murat Abi Askerlik Forumu



Bir şekilde, okurken fakat mezun olunmadan askere gidilmişse, öğrencilik hakkı kaybolmaz. Hatta askerlik yapılan birliğin konumuna ve birlik komutanının inisiyatifine bağlı olmak kaydıyla sınavlar için izin de kullanılabilir. Şayet bu şekilde 15 ay askerlik yapılırken mezun olunmuşsa, birlik komutanına dilekçe ve taahhütname ile müracat edilir. Gerekli prosedürler tamamlandıktan sonra geçici olarak terhis olunur ve askerlik şubeleri tarafından yedek subay aday adaylarının tabi olduğu işlemler yapılır. Bu işlemler neticesinde;

1- Kısa dönem askerlik yapmasına karar verilirse;

a- Geçici terhis olunmadan önceki askerlik süreleri 6 aydan fazla ise derhal terhis edilir.

b- Süre 6 aydan az ise 6 aya tamamlayacak kadar daha askerlik yapılır ve terhis olunur.


2- Yedek Subay olarak askerlik yapılmasına karar verilirse; geçici terhis olunmadan önce yapılan askerlik hizmeti yanar ve 12 ay yedek subay olarak askerlik yapılır.

327. Dönem Yedek Subay Adayları


Değerli arkadaşlar;


GÜNCELLEME: 23.11.2016

Arkadaşlar, yaklaşık 3 yıldır bu siteyi güncellemiyordum. Sorular ve konular iyice birikti. Sizleri daha fazla bekletmeye hakkım olmadığını düşünerek kendi adımla yeni bir site açtım. Artık tüm sorularınızı bu yeni site üzerinden sorabilirsiniz. 

Sizleri özlemişim. 

ADRES: Murat Abi Askerlik Forumu




Arkadaşlar,

327. dönem yedek subay adayları sınavları 1-2-3 Nisan 'da yapılacak. Kimlerin kısa dönem çavuş, kimlerin yedek subay olarak askerlik yapacakları ve nerede askerlik yapacakları bu sınavın sonucuna göre belli olacak. Yedek Subay adayları merakla ve heyecanla sınavı ve sonuçlarını beklemekte.

321. dönem sonuçları (bir sene önce) 10 Nisan'da açıklanmış, adaylar 12 Nisan'da birliklerine teslim olmuşlardı. Ben, bu dönem yapılacak sınavın sonucunun da geçen sene olduğu gibi 10 Nisan'da ilan edileceğini ve birliklere teslimlerin de yine 12 Nisan'da olacağını zannediyorum.

Bu süreçte hergün internette fellik fellik sınav sonucu arkadaşlara tavsiyem:

http://pertem.kkk.tsk.mil.tr/yedeksubay/AdayNoArama.aspx

adresini sık kullanılanlar listenize ekleyiniz.

Sonuçlar açıklandığını haber alır almaz bu yazıyı yeniden düzenleyerek sizlere bilgi vereceğim.

Hepinize şimdiden başarılı bir askerlik ve hayırlı teskereler dilerim.

ÖSS Sonuçları Açıklanacak

Ta ilköğretim sıralarından beri, uzaktaki, tek ve gerçek hedef olarak lanse edilen, çocukların ve gençlerin korkulu rüyası ve okuma gayesi, yıllardan beridir ve özellikle son bir yılda uğruna harıl harıl çalışılan, rüyalara giren ÖSS ve YDS sonuçları yarın saat (15 Ağustos 2008) 9:30'da açıklanacak.


14 sene öncesine dönüp baktığımda, o günkü heyecanımın aslında boş bir heves olduğunu şimdi çok net görebiliyorum. Zira, sınavı kazanmak da yeterli değilmiş. Bunu anladığımda yetersizliğinin aynı zamanda gereksizlik olduğunu da düşünmüştüm. Ama, o kısımda yanılmışım. ÖSS'yi kazanmak yeterli değil ancak gerekli.



Ne için gerekli?

İyi bir eğitim için mi?

Değil.

İyi bir meslek için mi?

Değil.

Anne baba ve kendinizin emeklerinin karşılığı olarak mı?

Değil.



Ne için peki?

Yalnızca "etiket" için.



Yağlı güreşlerde cazgır bağırır:

Pehlivaaannn... Pehlivaaaannn!!

Altta kaldım diye üzülme (yerinme), üste çıktım diye sevinme...